SOĞUK ODALAR
Orda bir köy var yakında. Narlıdere’den Narbel’e, yukarı doğru tırmandığınızda sağlı sollu çarpık, kimi çıplak tuğla, kimi sıvaları dökülmüş duvarların çevrelediği, küçük, dip dibe evlerin oluşturduğu bir yamaç çıkar önünüze. Bazen bir ördeğin çamaşırlar arasında dolandığı avluya açılır küçük kapılar, bazen de damı akan rutubet içinde sedirlerin sıralandığı soğuk odalar karşılar sizi.
Topraklarını bırakıp Ağrı’dan Diyarbakır’dan yıllar önce sığınmışlar bu beyaz badanalı odalara. Aşiretlerden, törelerden, kan davalarından kaçanlar; feodal sistemin, erkek egemen yaşamın döngüsünde ufalananlar; gönlünü ,çocukluğunu yaylasında bırakıp terk etmişler vatanlarını.
Kızlarına , bağnaz törelerden daha düşkündü babalar. Gözleri geleceğin endişesiyle, yüreğini geride bırakmanın acısıyla buğulanmış, vurdular mıydı denklerini sırtlarına, varmışlar umut yollarına.
İnsanlar, ağalara çalıştıkları düzenden kaçarak göçmüşler. Küçük kızlarını gelin görmekten, onları bağırlarına basıp sevememekten, onları okutamamaktan kaçıp, göçmüşler batıya. Göçmüşler de, büyük aile geleneğinden gene kurtulamamışlar. Kapalı yaşamlar, ertelenen hayaller: Geto. Köyde yaşadıkları hayatı, acımasız koşulsuz gücün ,ahlak ve vicdanları yok ettiği getolarda sürdürmeye devam etmişler, içinde bulundukları girdaptan kurtulamamış emanet yaşamlar…
Nüfus arttıkça geçim sıkıntısı, eğitimsizlik, kanunsuz yolların ayrımına getirmiş çoğunu. Bilinçaltlarında tekrar kodlanmaları adına, çağdaş yaşam örnekleri yok ki hayatlarında. Tek sosyal etkinlikleri okulda yapılan bayram törenleri..
Tek ışıkları çocukları…
Soğuk odalardan sıcak umutlara doğru uzanan hayalleri ile bakın biz neler yaptık çocuklarımızla. İnönü İlkokulu’nda filizlenen ‘Kardelenler’. Bir avuç çocukla
renkleri avuçladık. ”Bir Avuç Renk” yarattık hep birlikte. Bir kelebeğin kanadında sanat tarihine giriş yaptık. Hepsini çok seviyorum.
Dünyanın anahtarının sevgiden geçtiğine inanan biri olarak bütün, çocuklarımla ve onları yetiştirmeye kendini adamış tüm öğretmenlerimle gurur duyuyorum.
İyi ki varsınız ışık ustaları, insanlık adına hepinize gönül dolusu teşekkürler.
Orda bir köy var yakında
O köy bizim köyümüzdür…
Anber Hacıraifoğlu